Günümüzün en önemli meselelerinden biri olan iklim krizinin toplumların gündemine taşınması ve yapılabilecekler konusunda farkındalığın arttırılması için medyanın gücüne ihtiyaç var. Bu noktada iklim haberciliği; iklim krizinin bilinilirliğinin ve çözümlerin görünürlüğünün sağlanmasına dair eşsiz bir konuma sahip.
İklim haberciliği; iklim değişikliği, nedenleri ve etkileri ile ilgili bilgi toplar, çevresel öngörüleri, iklim değişikliğini azaltmanın yollarını sunar. İklim krizinin günümüzdeki etkilerine ve gelecek senaryolarına da yer verir. Ancak çözümlerden bahsetmeyen iklim krizi haberlerinde, “10 yıl kaldı veya gelecek 20 yıl içinde” gibi okuyucunun dikkatini çekmeye yönelik kullanılan kalıplar iklim haberciliği üzerinde felaket haberciliği algısının oluşmasına yol açabilir. Peki, iklim krizi haberciliği nasıl yapılmalıdır? Gazeteci ve Ekosfer Derneği Kurucusu Özgür Gürbüz sorumuzu yanıtladı.
İklim krizini değil çözümü büyütelim
Gazeteciliğin özünde kamu yararı var. Haber yapmamızın en önemli nedeni, kamuyu yani halkı korumak. Çevre gazeteciliğinde bu kavramı biraz daha genişletip, kamunun yerine yaşamı koymalıyız. İklim haberlerine de bu bakış açısıyla yaklaşmak önemli. Bu sayede haberlerinizi, işin özünden uzaklaştıracak (kim daha suçlu gibi) kıyaslamalardan ve iklim inkarcılarından koruyabilirsiniz.
İklim 101
İklim krizi özelinde uzmanlaşmak önce temel bir çevre/ekoloji bilgisi gerektiriyor. Ardından da iklim, enerji ve uluslararası müzakerelerle ilgili kavramları öğrenmeliyiz. Seragazları, iklim değişikliğinin nedeni, etkileri ve başta enerji olmak üzere tüm sektörlerde sorun ve çözüm için önerilen temel fikirlerin bilinmesi sizi haber kaynaklarınızla konuşurken bir adım öne çıkarır. İklim inkarcılarına karşı koruma sağlar ve bir süre sonra karışık görünen kavramları basitleştirerek anlatmanıza yarar. Herkesin bildiğini düşündüğümüz terimleri daha net bir şekilde belirterek çözüme destek olmaya da başlarsınız. Fosil yakıtlar deyip geçmek yerine, parantez açıp (petrol, kömür ve doğalgaz) yazarsanız, okuyucunuz krizin sorumluları ve hayatı arasında daha rahat bir ilişki kuracaktır. Basit bir fark ama haberinizi daha faydalı hale getirir.
İklimle ilgili terimler karmaşık gelebilir. Aslında, bir alanda uzmanlaşmak isteyen her gazetecinin göze aldığı bir çalışmadan farklı değil. Hukuk ya da sağlık terimleri daha kolay mı sanıyorsunuz? İklim krizi gıdadan enerjiye, uluslararası ilişkilerden yaban hayata kadar farklı alanlara dokunduğu için ev ödevimizin biraz daha çok olduğunu kabul edelim ama korkmayalım.
Haberi okuyan çözümü görmeli
İklim kriziyle ilgili haberlerin, özellikle Türkiye’de, felaket senaryolarına odaklı olduğu, bu yüzden de okuyucu/izleyiciyi güçsüz hissettirdiğini düşünüyorum. Kendini felaketin büyüklüğü karşısında çaresiz hisseden okuyucu konudan uzaklaşıyor ya da görmezden gelmeye çalışıyor. İklim krizinin bir dizi felakete neden olacağını söylemek ve bunların boyutlarından bahsetmek elbette gerekebilir ama işi orada bırakmamalıyız. Haberlerde çözüme yer vermek, yerele ve insan öykülerine yaklaşmak çok önemli. Sorunu çözmeye nereden başlayacağını haberimiz göstermeli; en azından bu konuda fikri olanlara mikrofon uzatmalı.
Bugün karşımıza çıkan birçok haberin iklim kriziyle bağı var ama bazen doğru soruyu sormuyor bazen de o bağı görmüyoruz. Bu da önemli bir gazetecilik yeteneği olduğunu düşündüğüm, “haber görme”yi çok daha önemli kılıyor. Yeni açılan bir metro hattının uzunluğu yazarken aklımıza o hat sayesinde ne kadar seragazının atmosfere bırakılmadığı gelmiyor. Kömür santralına takılan filtreleri iyi haber diye anlatan yetkiliye, “peki ya iklimi değiştiren ve hiçbir filtreyle tutulamayan seragazlarını ne yapacaksınız” diye sormuyoruz. Haber eksik kalıyor hatta yanıltıcı bile olabiliyor. Bisikletiyle işine giden “çılgın bir sporcu”nun harika öyküsünü, destansı fotoğraflarla anlatırken onun aslında otomobiliyle işe giden birine kıyasla dünya için nasıl bir kahramanlık yaptığından bahsetmiyoruz. İklim kahramanı özendirmek, başkalarının onu örnek almasını sağlamak elimizde ama iklimle bisiklet arasındaki ilişkiyi biz görmezsek direksiyon başındakilerin de göremeyeceğini unutuyoruz.
İklim krizinin yaşamı nasıl etkilediğini, yaşayanların gözünden anlatmayı ve çözüm için atılan irili ufaklı her adımı hikayeleştirebilirsek çok önemli haberlere imza atacağımız kesin.
Burada dile getirilen görüşler Sürdürülebilirlik Adımları Derneği‘ne aittir. Dolayısıyla hiçbir biçimde Hollanda Kraliyeti Başkonsolosluğu’nun resmi görüşleri olarak değerlendirilemez.