Gazete Oksijen’in sürdürülebilirlik sayfalarında Sürdürülebilirlik Adımları Derneği vardı

Gazete Oksijen'in sürdürülebilirlik sayfalarında Sürdürülebilirlik Adımları Derneği vardı. 8 Temmuz 2022 tarihinde yayınlanan röportajda, Gazeteci Yazar Elif Ergu Demiral'ın sorularına yanıt verdik. Keyifle gerçekleştirdiğimiz röportajı yazının devamında bulabilirsiniz.

SADE nasıl kuruldu?

Derneğin dinamosu Emrah Kurum. Yaşanan çevresel ve toplumsal sorunları dert edinen öğrencileri, sosyal girişimcileri, sivil toplumcuları bir araya getirdi. Hepimiz zincirin birer halkasını oluşturuyorduk. Sürdürülebilirlik Adımları Derneği’nin yol haritası 2015’te çizilmeye başlandı. Ülkeler arasındaki rekabeti körükleyen, başarılı sonuçları olan ilk küresel kalkınma gündemi, Binyıl Kalkınma Hedefleri, gündemimizi oluşturuyordu. 2016’da Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları yürürlüğe girdiğinde sürdürülebilirlik kavramının anlaşılması ve etkinleşmesi gerektiğine inandık. Farkındalık yaratmak ilk hedefimiz. İkincisi kurumların sürdürülebilirlik temelli çalışmalarını güçlendirmek ve çalışmaların etkisini artırmak. Bir diğeri de bireyleri ve kurumları harekete geçirmek. Bunları başarabilmek için de üç ana odak belirledik kendimize. İletişim, işbirliği ve çalışan katılımı üzerine çalışmalar yapıyoruz. Yapmaya çalıştığımız esas şey, zihniyet ve davranış değişikliğini yaratabilmek. Evet, bilinç gelişiyor, harekete geçen, geleceğine sahip çıkan, iyiyi besleyen insan sayısı artıyor. Bizler de sorunların çözümleri için bireyler ve kurumlarla birlikte adım atmak istiyoruz.

Türetim toplumu oluşturmakla ilgili düşünceleriniz? 

Küresel Ayak İzi Ağı her yıl dünya kaynaklarınıtüketme hızımızı gösteren bir rapor yayınlıyor ve Dünya Limit Aşım Günü’nü açıklıyor. Mevcut alışkanlıklarımızla 1,75 dünya varmışçasına tüketim yapıyoruz. Bu yıl Dünya Limit Aşım Günü’nün dünya ortalaması 28 Temmuz 2022. Yani 29 Temmuz itibariyle 2023 yılının kaynaklarını tüketmeye başlayacağız. 1,75 dünya varmışçasına tüketim yaptığımızda bu,çevresel sosyal ve ekonomik sorunları beraberinde getiriyor. İhtiyaçlarımızı karşılamak için satın alma yaparkenkendimize iki soru sormamız gerekiyor. Mevcut tüketim alışkanlıklarımızla devam edip sorunların derinleşerek artmasına sebep mi olmak istiyoruz? Yoksa ihtiyaçlarımızı karşılarken değermi üretmek istiyoruz? Türetim ekonomisi işte tam bu noktada karşımıza çıkıyor. Tüketici ve üretici arasında yer alan bu kavram bize yeni alternatifler sunuyor. Bu sayede ihtiyaçlarımızı karşılarken çevreye duyarlı, sosyal açıdan adil üretim yapanları destekleyebiliriz.

Gençlerin sürdürülebilirlik konusundaki öncülüğü neden önemli? Sizce gençlerin ev ödevleri neler? 

Gençler iklim kriziyle mücadelede öncü konumda. Başlattıkları küresel iklim hareketi milyonlarca insanı harekete geçirdi, iklim krizinin karar vericilerin gündemlerinde üst sıralarda yer almasını sağladı. İklimi değil, sistemi değiştir! taleplerini yüksek sesle söylemeye devam ediyorlar. SADE olarak gençlerin dönüştürücü gücüne inanıyor ve onlara güveniyoruz. Sürdürülebilirlik konusunu benimsemeleri ve hayatlarına dahil etmeleri için çalışıyoruz. Gençler hangi sektörde olurlarsa olsunlar, çalıştıkları kurumda değişimin öncüleri olmalılar. Gençlerin liderliğinde yaşanacak dönüşüm, daha çevreci, adil ve kapsayıcı bir yaklaşımı beraberinde getirecek. Gençlerin omuzlarına büyük bir sorumluluk yüklendiğinin farkındayız. Dönüşüm yolunda onlara destek olmak için hepimiz elimizi taşın altına koymalıyız. Burada bizlere daha çok ödev düşüyor.

Gençler özellikle de Z kuşağı söz edildiği kadar duyarlı mı? 

Z kuşağı çevresel ve sosyal konularla ilgili, toplumsal bilinci yüksek bir kuşak. İklim değişikliği ve sosyal adaletsizlikler karşısında ses çıkarıyor, yaşam biçimlerini değiştiriyorlar.Tüketici olarak dönüştürücü güçleri var. Doğaya, canlılara zarar vermeyen ürünler satın almak istiyorlar. Markaların taleplerine yanıt vermelerini sağlıyorlar.Z kuşağının yalnızca tüketici olarak değil, çalışacakları kurumlardan da bazı beklentileri var. Çalışacakları şirketin çevresel, sosyal ve ekonomik etkilerinden sorumlu olmalarını, harekete geçmelerini istiyorlar. Taleplerini karar vericilere iletmekten çekinmiyor, dijital veya fiziksel olarak eylemler yapıyor, kampanyalar yürütüyorlar. Z kuşağının mobilize olma şekli kendisinden önceki kuşaklardan farklı. Sosyal medya kanallarından hızlı bir şekilde birlik oluyorlar. Çevresel ve sosyal problemler karşısında yüzlerce genci sokağa döküyor, etkili imza kampanyaları yürütüyorlar. 

Şirketler son dönemde sözleşmelere imza atıyor, sürdürülebilirlik raporları açıklıyor. Ancak pandemi ve sonrasında değişen ekonomik ortam şirketlerin yol haritalarını da değiştiriyor gibi. Dünya ekonomisinin lokomotifi olan dev şirketler ve ülkelerin bu konudaki stratejilerini nasıl buluyorsunuz? 

Kapitalizmin tipik işleyiş mantığı içerisinde kârı kısa zamanda realize etmek öncelikli. İş dünyası, bir zamanlar faaliyetleri sırasında doğaya verdiği zararı nasıl geri veririm diye düşünüyor ve kurumsal sosyal sorumluluk projeleri yapıyorlardı. Bu çalışmalar, sektörden ve şirket faaliyetlerinden uzaktı. Artık sürdürülebilir iş modellerine geçiş yaptılar. Sürdürülebilirliği, kurumsal yönetişim modellerinin içine aldılar. Müşterilerine, ilişkili olduğu diğer şirketlere, tedarikçilerine, bulundukları bölgeye, çalışanlarına, topluma hizmet etmeye ve gezegenin çıkarlarını gözetmeye yönelik bir sistem oturuyor. Şirketler yapacakları faaliyetten zarar ya da yarar göreceğini düşünerek hareket ediyorlar. Herkesin taleplerini hesaba katarak hareket eden şirketler, küreselleşen dünyada hem daha anlamlı bir iş yapıyor hem de yaptıkları uzun ömürlü olduğu için bundan herkes kazanıyor. Hükümetlerin de toplumları refaha kavuşturmak için eğitim, sağlık, ulaşım gibi pek çok temel hizmeti düzgün bir şekilde yerine getirmesi lazım. Hükümetler çıkardıkları mevzuatlar ve yaptıkları politikalarla zorunlulukları hızlandırıyorlar. Yerel yönetimlerin de büyük çabası ve etkisi var. Bölgesel sorunlara çözümler üretebilmek için sorundan etkilenen kişileri süreçlere dahil ediyorlar.

Büyümek, karlılık bir yana yeşil ekonomiyi destekleyecek sistemlerin yeni oluşuyor olması şirketleri nasıl etkiliyor?  

Şirketlerin iklim krizine karşı, ortak amaçlar etrafında harekete geçebilmeleri için en önemli sistemsel değişim Avrupa Yeşil Mutabakatı oldu. Buna göre; şirketlerin karbon salımını 2030’a kadar yüzde 50 azaltması, 2050’de karbon nötr olmaları gerekiyor. Çevresel açıdan duyarlı olmak, bunu destekleyen iş modelini tasarlamak şirketlerin odağına alması gereken konulardan biri.Özellikle geniş tedarik zincirine sahip olan şirketlerin, tedarikçilerinin de konuyu sahiplenmesini sağlaması gerekiyor. Yatırımıda hangi odak alanlarında, ne şekilde yaptığınız önemli hale geliyor, çünkü artık finans kuruluşları iklime negatif etki eden şirketlere fon vermiyor. Uluslararası sigorta şirketlerifosile dayalı yatırımları sigortalamayacağını duyurdu.Yeni dönemde şirketlerin yaptığı çalışmaların çevresel duyarlılığa sahip olması,bunu şeffaf bir şekilde paylaşması gerekiyor. 

 Sosyal girişimcilik ve sosyal etki girişimciliği dünyayı değiştirebilir mi? 

Toplumsal ve çevresel sorunların üstesinden gelebilmek için yenilikçi iş modelleri sunan sosyal girişimciler dünyayı değiştirme gücüne sahipler. Yaşadıkları veya etrafında gördüğü sorunlara sahip çıkmayı seçen, bu sorunları girişimleriyle çözmeyi amaç edinen sosyal girişimler dünyayı daha yaşanabilir bir yer haline getirirken; çok daha “kârlı” işler yapıyorlar.

2030’a giderken, güç dengeleri değişirken yeni yol haritaları neler olmalı? 

İklim değişikliğinin etkileri ile mücadelede iş dünyası çok kritik bir rol oynuyor. Şirketler değer zincirindeki tüm halkaların beklenti ve ihtiyaçlarına sürdürülebilirlik anlayışını benimseyerek yanıt vermeliler. İş yapış biçimlerinin hızlı ve köklü dönüşümüne ihtiyacımız var. Şirketler dönüşümü hızlandırmak için ilk olarak mevcut durumlarını değerlendirmeli, “neyi farklı yapmamız gerek?” sorusunu sormalılar. Tüm faaliyetlerinin çevresel, sosyal ve ekonomik etkilerini bütüncül bir yaklaşımla ele almalılar. Geleceğe yönelik hedeflerini belirlemeli ve yaptıkları çalışmaları raporlamalılar. Operasyonel süreçlerini sürdürülebilirlik stratejisinin etrafında yapılandırmayı başaran ve bunu tüm paydaşlarını, çalışanlarını dahil ederek yapan şirketler hızlı yol alabilirler. Çalışan katılımı ve çalışanların şirket içi karar verme mekanizmalarında yer alabilmeleri, sürdürülebilirlik prensibinin şirket bünyesine entegre edilmesinde büyük önem taşıyor. İş dünyası,sosyal girişimler, kamu kurumları ve STK’ların işbirliği kurması, çözüm için birlikte hareket etmeleri şart.

Röportaj linki: https://gazeteoksijen.com/ekonomi/2022nin-29-temmuzunda-2023un-kaynaklarini-tuketmeye-baslayacagiz-157370

WOW Dünya Kadınlar Festivali’nde Çözümler Atölyesi gerçekleştirdik

WOW - Dünya Kadınlar Vakfı ve British Council ortaklığında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi desteği ile düzenlenen WOW Dünya Kadınlar Festivali'nde Sürdürülebilirlik Adımları Derneği olarak Çözümler Atölyesi gerçekleştirdik.

WOW – Dünya Kadınlar Vakfı ve British Council ortaklığında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi desteği ile düzenlenen WOW Dünya Kadınlar Festivali 19-20 Mart 2022 tarihlerinde gerçekleşti. Sürdürülebilirlik Adımları Derneği olarak WOW Dünya Kadınlar Festivali’nde Çözümler Atölyesi’ne ev sahipliği yaptık.

Atölye, Dernek Yönetim Kurulu Başkanımız Emrah Kurum’un Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ve iklim değişikliğini katılımcılara anlatması ile başladı. Dernek Genel Sekreterimiz Doğa Tamer’in iklim krizi ve kadın ilişkisi üzerine konuşmasıyla devam etti. Atölye katılımcılarıyla tanışmanın ardından, gençler gruplar halinde, belirledikleri soruna kendi çözümlerini üretmek üzere çalışmaya başladılar. Atölye sonunda, grup sözcüleri sunumlarını gerçekleştirdi. Birlikte harika projeler ortaya çıkaran gençleri tebrik ederiz.

Amaçlar için İletişim projesinin kapanış etkinliğinde bir araya geldik

Sürdürülebilirlik Adımları Derneği olarak gençler arasında bağımsız haberciliği teşvik etmek ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na dair farkındalığı artırmak için hayata geçirdiğimiz Amaçlar için İletişim projemizin kapanışını yapmak üzere 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde özel bir gece düzenledik. Hollanda İstanbul Başkonsolosluğu’nun ev sahipliğinde gerçekleştirdiğimiz etkinliğe özel sektör temsilcileri, eğitim katılımcıları, gazeteciler ve akademisyenler katıldı.

Hollanda İstanbul Başkonsolosu Arjen Uijterlinde ve Yönetim Kurulu Üyemiz Doğa Tamer’in açılış konuşmaları ile etkinliğimize başladık. Derneğimizin çalışmalarını ve proje çıktılarımızı değerli katılımcılarımızla paylaştık. Aktivist gazeteci-yazar Meral Tamer’in moderatörlüğünde, gazeteci Şelale Kadak ve UNDP Türkiye İletişim Bölüm Başkanı Faik Uyanık’ın katılımılarıyla sürdürülebilirlik ve iletişim konulu panelimizi gerçekleştirdik. Küresel Amaçlar için iletişimin önemini ve yeni medyayı konuklarımız ile ele aldık. Sivil toplumda genç çalışan sayısını nasıl artırabileceğimizi ve gençleri gönüllülüğe teşvik etmek için yapılması gerekenleri tartıştık.

Yeni yıla da merhaba dediğimiz bu özel gecede 2022’ye dair gezegenimiz ve insanlık için gerçekleşmesini istediğimiz dileklerimizi paylaştık. Hollanda İstanbul Başkonsolosu Arjen Uiterlinde: “Genç neslin sesi daha çok duyulsun ve dinlenilsin!”

Amaçlar için İletişim Projesi Nedir?

Sürdürülebilirlik Adımları Derneği tarafından, Hollanda Kraliyeti Başkonsolosluğu desteği ile gençler arasında bağımsız haberciliği teşvik etmek ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na dair farkındalığı artırmak için hayata geçirilmiştir. Proje kapsamında eğitim ve gönüllülük programı yürütülmüştür. Toplamda 24 eğitim gerçekleştirilmiştir. Eğitim programına, Türkiye’nin yedi bölgesinden 91 genç katılmıştır. Gönüllülük programı kapsamında, 25 genç sivil toplum kuruluşları ve bağımsız medya organları ile eşleşmiştir. 3 ay boyunca kurumlara içerik üretimi, görsel ve video tasarımı, sosyal medya yönetimi desteğinde bulunmuşlardır. Eğitim programının ardından, eğitim içerikleri, sürdürülebilirlik ve iletişim ile ilgili öneriler el kitabında paylaşılmıştır. Eylül ve Kasım ayında Amaçlar için İletişim Sohbetleri gerçekleştirilmiştir. Sürdürülebilirlik ve iletişim ilişkisini alanında uzmanlarla ele alınan 10 canlı yayın yapılmıştır.

Amaçlar için İletişim Sohbetleri’ni buradan izleyebilirsiniz.

El kitabına ulaşmak için tıklayınız.

Social Impact Award genç girişimcilerin başvurularını bekliyor

Social Impact Award genc girisimcilerin basvurularini bekliyor sia anadolu efes impact hub istanbul

Türkiye’de tek erken aşama sosyal girişimcilik kuluçka programı olan Social Impact Award, Türkiye’deki 3. senesine Impact Hub İstanbul çatısı altında ve Anadolu Efes partnerliğiyle başlıyor.

Dernek Yönetim Kurulu Üyemiz Doğa Tamer’in de jürisinde yer aldığı SIA 2021 kuluçka programına 20 Haziran’a kadar 30 yaş altı, erken aşama sosyal etki odaklı girişimler başvurularını yapabilecekler.
 
Kuluçka programına yapılan başvurulardan, jüri oylaması ile seçilen 8 finalist ekip; özel atölyeler, mentorluk ve networking desteği ile yoğun kuluçka dönemini tamamlayacak.
 
Ekim ayında gerçekleşecek Jüri Günü sunumlarının ardından seçilen 3 girişim ise Social Impact Award ile ödüllendirilirken, tüm SIA ülkelerinden kazananlar ile SIA Summit 2021’de buluşma şansını yakalayacak.

“Daha İyi Bir Gelecek için, Herkes Elini Taşın Altına Koymalı”

surdurulebilirlik adimlari dernegi sade doga tamer emrah kurum

Salgının ilk gününden itibaren çok fazla konuşulmayan ve göz ardı edilen hak temelli çalışan STK’ların risk altında olduğunu düşünerek; STK’lar için Dijital Dönüşüm projesini hayata geçirdiklerini belirten Sürdürülebilirlik Adımları Derneği sözcüleri Doğa Tamer ve Emrah Kurum, “Dönüşüm, bardağın dolu tarafını görenler tarafından gerçekleştiriliyor” diyorlar.

Öncelikle pandemiden konuşmadan söze girmek olmaz. 2020 yılı boyunca herkesin planlarını altüst eden pandeminin, sizin çalışmalarınız ve sürdürülebilirlik açısından nasıl bir etkisi oldu?Dünya Sağlık Örgütü’nün koronavirüsü küresel bir salgın olarak açıkladığı 11 Mart 2020’nin hemen ardından çalışma düzenimizi değiştirdik ve uzaktan çalışma sistemine geçtik. İlk günlerde uyum sağlamakta zorlandık, ancak dernek olarak soruna odaklanmak yerine çözümü arayan bir bakış açısına sahip olduğumuz için hızlıca kısa ve orta vadeli planlar yapmaya başladık. Proje, etkinlik, eğitim ve atölyelerimizi hızlıca dijitale taşımak için gece-gündüz çalıştık. Eğitim ve atölye çalışmalarımız için onlarca prova yaptık, etkileşimi artırmak için çevrimiçi araçları aradık, bulduk. Salgına kadar sahada fiziksel olarak uyguladığımız çalışmalarımızın büyük bir kısmını dijitale adapte ettik. Yeni projeler tasarlayıp yürüttük.

Salgın, hepimizin çalışma ve yaşama biçimlerini değiştirdi. Bu dönemde üretim ve tüketim alışkanlıklarımızı sorgulamaya başladık. Eşitsizliklerin derinleşmesine, işgücü piyasasının olumsuz etkilenmesine, gelir kayıplarına ve sağlık hizmetlerinin üzerindeki yükün artmasına neden oldu. Bu, 21. yüzyılın ne ilk krizi ne de son krizi olacak. Ancak biliyoruz ki krizler, her zaman kişisel ve yapısal değişimleri de beraberinde getirir.

Salgınla birlikte Sağlıklı ve Kaliteli Yaşam, Yoksulluğa Son, Nitelikli Eğitim, Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar ile Amaçlar için Ortaklıklar gibi bir Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının önemi çok daha ön plana çıktı. Bugün, bazı ülkeler şehirlerini yeniden tasarlamayı konuşuyor. Salgının şehir planlamasını kökünden değiştirebileceği, şehirlerin daha sürdürülebilir, kapsayıcı ve döngüsel hale gelebileceği öngörülüyor. Toplumların teknolojiyi daha etkin kullanmak üzere harekete geçtiği görülüyor. Şirketler, tedarik zinciri sürdürülebilirliğini ve sorumlu iş uygulamalarını yeniden gözden geçiriyor. Belki de en önemlisi, salgın herkese tek başına hareket etmesi durumunda başarılı olamayacağını gösterdi.

İkinci olarak, geçtiğimiz yıl hangi alanlarda çalışmalar yaptınız ve önümüzdeki yıl için neler planlıyorsunuz?

2018 yılından bu yana Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları özelinde iyi uygulama örneklerinin görünür olması ve paydaşlar arasında işbirliklerinin güçlenmesi için yürüttüğümüz Sorunlara Çözümler Buluşmalarımıza devam ettik. 2020’de UNDP Türkiye çözüm ortaklığı ve Zorlu Holding desteğiyle altı etkinlik gerçekleştirdik.

Nisan 2020’de derneğimizin Youtube kanalından Sürdürülebilirlik Gündemi adlı canlı yayınlara başladık. İki haftada bir yaptığımız yayınlarda özellikle bu dönemde sürdürülebilirlik alanında yaşanan gelişmeleri konuşmak, çözüm önerilerini sunmak ve iyi uygulamaları paylaşmak üzere birbirinden değerli uzmanları ağırlıyoruz. Bugüne kadar 19 yayın yaptık. Takip etmek isteyenler, http://bit.ly/surdurulebilirlikgundemi adresinden yayınlarımıza ulaşabilirler. Salgının ilk gününden itibaren çok fazla konuşulmayan ve göz ardı edilen hak temelli çalışan STK’ların risk altında olduğunu düşünerek; STK’lar için Dijital Dönüşüm projesini hayata geçirdik. Kısıtlamalar sebebiyle sahaya inemeyen, farkındalık ve savunu çalışmalarını kamuoyuyla paylaşamayan STK’larla kendi deneyimlerimizi paylaşmak istedik. Çevrimiçi toplantı, etkinlik ve topluluk yönetimi araçlarının kullanımı, canlı yayınlar, etkili sosyal medya yönetimi, kampanya oluşturma ve yönetme gibi konularda 40 STK temsilcisine eğitim verdik. Yaptıkları çalışmaları daha geniş kitlelere duyurabilmeleri için sekiz STK’nın tanıtım filmlerini hazırladık. Çözümler Atölyelerimizi lise öğretmenleri, üniversite öğrencileri, STK çalışan ve gönüllüleriyle gerçekleştirdik. Üniversiteden yeni mezun gençlerin toplumdaki ve iş hayatındaki yerlerini kuvvetlendirmek ve sürdürülebilirliğin yaygınlaştırılmasında öncü olmalarını sağlamak üzere Kariyer Etkisi projesini yürüttük.

Önümüzdeki yıl tüm bu çalışmalara devam ederken, yeni projeler de hazırladık. İletişim fakültesinde okuyan öğrenciler arasında bağımsız haberciliği teşvik etmek, sürdürülebilirlik odağında yaşanan sorunlara üretilen çözümleri görünür kılmak, doğru bilgiye erişebilmek için iletişim ağlarını kurmak için Amaçlar için İletişim projesini yürüteceğiz.

İklim değişikliği ve sürdürülebilirlik bağlamında, sizce sivil toplumun çalışmalarındaki en büyük sorun nedir? Sivil toplum ve STK’lar bu sorunun değişimi için neler yapabilir? Genel olarak yurttaşlara ve kurumlara neler önerirsiniz?

Sürdürülebilirlik kavramı bize birtakım idealler sunuyor. Ekonomik ilerlemenin eşitçe paylaşıldığı, aşırı yoksulluğun giderildiği, politikalar yoluyla güvenin tesis edildiği, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlandığı, çevremizin insan kaynaklı bozulmalardan kurtulduğu bir dünya çağrısında bulunuyor. Birbiriyle bağlantılı sorunların çözümü için bizlere bütüncül bir yaklaşım sağlıyor.

Sivil toplum kuruluşlarının da çevresel ve toplumsal sorunlar karşısında farkındalık yaratma, değişimi tetikleme, evrensel değerleri, şeffaflığı ve hesap verebilirliği teşvik etme, yurttaşların haklarını savunma ve yurttaş katılımını sağlama, politika oluşturma ve toplumsal ihtiyaçları karşılamaya yönelik kapasite geliştirme çalışmaları yapmaları gerekiyor. Bugün de yarın da marjinalleştirilmiş grupların, tahrip edilen doğanın, hakların savunucuları olarak hareket edecek bireylere ve bağımsız kuruluşlara ihtiyaç duyulacak. Bu noktada işbirlikleri öne çıkmalı, sivil toplum kamu yararını güçlendirecek şekilde özel ve kamusal faaliyetleri birbirine bağlayan bir köprü olmalı.

Hepimiz eleştirdiğimiz sistemin birer parçasıyız. Betonarme evlerde yaşıyoruz. Fosil yakıtlardan enerjimizi sağlıyoruz. Adil olmayan üretimin çıktılarını tüketiyoruz. Kıyafetlerimizin hangi koşullarda kimler tarafından üretildiğine bakmıyoruz. Çok çeşitli elektronik eşyalar kullanıyoruz. Bireyler kurumların en küçük parçaları. Bu yüzden kurumları değiştirecek olanlar da yine bireyler. Bunu, farkındalıkları, düşünce biçimleri ve davranışlarıyla yapacaklar. İklimle uyumlu yerel ve ekolojik üretimin desteklenmesi için satın alma tercihlerimizi değiştirmemiz gerekiyor. Bireysel farkındalık ve harekete geçme bağımsız düşünüldüğünde küçük gibi görünebilir, ama bireyin bulunduğu kurumu harekete geçirme noktasında çok kıymetli.

Salgın da bize net bir şekilde gösterdi ki bugüne kadarki hayat tarzlarımızla küresel ısınma veya karbon emisyonu arasında yakın bir ilişki var. Kapitalizmin tipik işleyiş mantığında kârı maksimize etmek var. Küreselleşme ve teknoloji güç dengelerini değiştirdi. Sermaye sahipleri teknolojisiyle, servetleriyle, dünyaya yayılmalarıyla ağırlık kazanmaya başladı. Bugünkü konu, dengeyi bulma meselesi.

2019’un ortalarından itibaren ülkeler iklim acil durumu ilan ediyor. Avrupa Yeşil Mutabakatı ile yeni dönemde kurumlar; ulaşım, enerji, tarım gibi konularda çok daha hızlı adım atacaklar. Çevresel sürdürülebilirlik, iş dünyasında da çok önemli bir yere oturdu. “Biz de elimizi taşın altına koyalım” sesleri yükselmeye başladı. İş dünyasının dönüşmesi yasal zorunluluklara bağlı olduğu kadar tüketici davranışlarıyla da ilişkili. Artık tüm kurumlar, ortak eyleme katılmalı. Salgının ekonomik büyüme, kamu borcu, istihdam ve insan refahı üzerinde çok ciddi uzun vadeli sonuçları olacak. Bu yüzden eğitimden çalışma koşullarına kadar toplumları ve ekonomileri yenilemeliyiz. Gençlerin eğitimine ayrılan kaynağın ciddi oranda artırılması gerekiyor. Artık kişi ve kurumları sadece eleştirmek yerine kendi ilgi ve uzmanlık alanlarımızda dönüşümün yaşanması için adımlar atmalıyız.

Son olarak kamuoyuna yönelik mesajınızı veya çağrınızı almak isteriz…

Sadece sorunları dile getirmenin çözüme bir katkısı olduğunu düşünmüyoruz. Evet, sorunlar var ve dile getirilmeli, ancak yapıcı eleştiriler yapılmalı ve iyi uygulama örnekleri ön plana çıkarılmalıdır. Dönüşüm, bardağın dolu tarafını görenler tarafından gerçekleştiriliyor. Bunu başaran sürdürülebilirlik liderleri; sorunun farkında olan, “çözüm için ben ne yapabilirim” diye soran ve dönüşüm için kararlılıkla adımlar atan bireylerdir. Dönüşüm, atılan bireysel adımların çoğalmasıyla gerçekleşiyor. Daha iyi bir gelecek için, herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Hepimizin bu gidişte bir payı varsa, yine hep beraber mücadele etmeliyiz. Sürdürülebilirlik Adımları Derneği olarak bizler; bu mücadelede tüm paydaşlarla birlikte adım atmaya hazırız. Dileyen herkes bize sosyal medya hesaplarımızdan ve [email protected] adresinden ulaşabilir.

Bu yazı EKOIQ Dergisi’nin Ocak 2021 sayısında yer almıştır.

Social Impact Award (SIA) Jüri Üyesi olduk

SIA, girişimcilik konusunda farkındalık artırma amaçlı atölye çalışmaları düzenleyerek, gençlerin sosyal çevresine faydalı olma isteğini bir niyetten öteye taşıyarak gelecek vaat eden girişimler yaratabilmeyi amaçlıyor. Bunun için gerekli becerileri öğreterek, ilgili ağlara erişim sağlayarak gençleri destekliyor. Kuluçka programının sonunda ise en iyi ekipler, projelerini hayata geçirecek ilk adımları atabilmeleri için Social Impact Award ile ödüllendiriliyor.

10 yıldır 20’den fazla ülkede 30 yaş altı gençleri sosyal etki alanında destekleyen Social Impact Award bu sene Impact Hub Istanbul yürütücülüğündeki ilk senesini tamamladı. Nisan ayında, herkese açık atölyelerle başlayan ve 8 girişimin seçildiği kuluçka dönemi ile devam eden SIA Türkiye’nin derneğimizin Genel Sekreteri Doğa Tamer de jüri üyeleri arasında yer aldı.

26 Eylül 2019 Perşembe akşamı jüriye yapılan proje sunumları ile tamamlanan SIA programında, genç girişimciler ciddi bir yatırımcıya sunum yapma deneyimi de edinmiş oldular. Bu heyecanlı akşamda SIA Türkiye kazananları; tasarladıkları mobil uygulama ile restoranları ve menüleri görme engelliler için erişilebilir kılma hedefi ile Blindlook girişimi, ortaokul, lise ve üniversiteli gençlere sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin ve girişimciliğin, sosyal fayda ve inovasyon çatısı altında birleştirildiği bir deneyim sunma hedefi ile Circle-Up ve tarım atıklarını, mantar miselyumu kullnarak geri dönüştürüp kompozit materyaller üreterek, ekonomiye katkı sağlama hedefi ile Bioseos girişimleri oldu.

Social Impact Award kazananları, Impact Hub Istanbul ve Güler Legacy’nin desteğiyle 10.000’er TL para ödülünün yanında, 6 aylık Impact Hub üyeliği, kişisel koçluk desteği ve kuluçka programının gerçekleştirildiği ülkelerden bütün kazananların katılımı ile Kiev’de gerçekleşen SIA Summit 2019’a katılma şansı elde etmiş oldular. Internet üzerinden gerçekleştirilen topluluk oylaması sonucunda, en çok oyu alan Beyaz Yürekler girişimi de SIA Summit 2019’a gitme şansını yakaladı.

Social Impact Award ile ilgili detaylı bilgiye ulaşmak için tıklayın.

RB Türkiye ev sahipliğinde Sorunlara Çözümler Buluşmasını yaptık

Sürdürülebilirlik Adımları Derneği, UNDP Türkiye çözüm ortaklığında 2018’den bu yana “Sorunlara Çözümler Buluşmalarını yapıyor. Sürdürülebilirlik alanında yaşanan gelişmeleri konuşmak, kurumlar arası iş birliklerini artırmak amacıyla hayata geçen “Sorunlara Çözümler Buluşmaları”, 19 Temmuz 2019 Cuma günü “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” odağında RB Türkiye ev sahipliğinde, çalışanlarının katılımıyla gerçekleşti.

Etkinlik, RB Türkiye Genel Müdürü Selim Akiş ve Sürdürülebilirlik Adımları Derneği Başkanı Emrah Kurum’un açılış konuşmalarıyla başladı. Sürdürülebilirlik Adımları Derneği Genel Sekreteri Doğa Tamer moderatörlüğünde gerçekleşen panele İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Sosyal Girişimci Doç. Dr. Itır Erhart, SPOD Psikolojik Danışman Görkem Aypar ve UNDP Türkiye İletişim Koordinatörü Faik Uyanık konuşmacı olarak katıldı.

Panelde konuşmacılar, cinsiyet eşitliğine dair toplumsal değişimin nasıl sağlanacağı, Türkiye’deki durumu, iyi örnekleri, çözüm önerileri, konuyla ilgili şirket politikalarında ne gibi değişiklikler yapılabileceği, reklamlarda dilin ve cinsiyet rollerinin nasıl kullanıldığı ve nasıl değiştirilebileceği, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin gerçekleştirilmesi için iş dünyasına ne gibi görevler düştüğü konularında bilgi ve deneyimlerini aktardılar.