Endüstride Sürdürülebilirliğin Öncü Adımları

Interface Trendbook

Interface®️’in farklı alanlarda hangi trendlerin etkin olduğunu uzman görüşleriyle masaya yatırdığı özel yayını Trendbook’un ikinci sayısı "Krizler ve Umutlar"da biz de varız!

Endüstri dediğimizde ilk akla gelen üretim ve tüketim ilişkisidir. Üretim ve tüketim dengesi doğru ve etkili planlanmadığı takdirde karşımıza çeşitli sorunlar çıkıyor. Mevcut işleyişte bu dengenin çoktan bozulduğunu görebiliriz. Küresel Ayak İzi Ağı’nın (Global Footprint Network) insanlığın doğa üzerindeki yıllık talebinin, dünyanın bir yılda yerine koyabileceği kapasiteyi aştığı gün olan Küresel Limit Aşım Günü (World Overshoot Day), 2020 yılı için 22 Ağustos olarak saptandı. 22 Ağustos 2020 itibariyle 2021 yılının kaynaklarını tüketmeye başladık. Bunun diğer bir karşılığı ise 1,6 dünya varmışçasına tüketim yaptığımızdır. Artan bu tüketim talebi ise başta çevresel olmak üzere sosyal ve ekonomik sorunları beraberinde getirmektedir.

Ülkeler ve kurumlar yaşanan bu sorunların çözümünü yıllar önce düşünmeye başladı ve bunun bir çıktısı olarak sürdürülebilirlik kavramı hayatımıza girdi. Yaşanan bu sorunların 2030’a kadar çözülmesi amacıyla 2015 yılında ülkeler bir araya gelip Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları odağında taahhütlerde bulundular. Çözüm için 17 amaç ve 169 hedef belirlendi.

Endüstriler ise sürekli bir dönüşüm içinde gelişmeye devam etti. Üretimde teknoloji kullanımı artarken verimlilik de artmaya başladı. Endüstride yaşanan bu değişimler ve yapılan iyileştirmeler var olan sorunların çözümü için yeterli olmadı. Geleneksel iş modellerine devam etmek yerine, endüstriler yeni bir iş modeli tasarlamayı gündemine aldı.

Üret, kullan ve çöpe at yaklaşımı üzerine şekillenen doğrusal ekonomi yerine üret, kullan ve çöpe atmak yerine tekrar üretim sürecine dahil edilebilecek döngüsel iş modelleri yaygınlaşmaya başladı. Kurumların ölçeği büyüdükçe dönüşüm süreçleri daha fazla zaman alabiliyor. Fakat yeni döngüsel iş modeli üzerine şekillenen girişimlerin giderek artması bizlere umut veriyor. Büyük ölçekli kurumların bu girişimcilerle işbirliği yapmaları kendilerinin de ekonominin de dönüşmesini hızlandıracaktır. Yaptıkları çalışmalarla ülkemizde bize ilham veren girişimlerden bazılarını paylaşmak isteriz.

Meyve Kabukları ve Sebze Artıklarından Tasarıma: OTTAN

“Uzmanların tahminlerine göre, tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmediğimiz takdirde dünya üzerindeki bütün ormanlar 100 yıl içerisinde yok olabilir. Bunun yanı sıra her sene üretilen gıdanın ortalama 1.3 milyar ton ağırlığındaki üçte birlik kısmını israf ediyor ve şehirlerden 800 milyon tonluk bahçesel atık çıkarıyoruz. Neden doğal kaynakları tüketmek yerine bertaraf etmeye çalıştığımız ‘atıklardan’ fayda sağlamıyoruz?” diye soruyor OTTAN. İş modelini de bunun üzerine şekillendiriyor.

Meyve kabukları, kullanım tarihi geçmiş tahılları, sebze artıkları; yerel firmalardan, üreticilerden, belediyelerden ve seralardan aldığı dökülen yapraklar gibi yeşil atıkları topluyor. Çeşitli gıda ve bahçe atıklarını topluyor, temizliyor, kurutuyor ve öğütüyor. Ortaya çıkan doğal hammaddeyi, doğal reçinelerle birleştirerek, bu karışımı kalıplara döküyor ve minimal, çok kullanışlı ürünler ortaya çıkıyor. Yeşil atıkları kullanabilirken, ağaçları kesmeye hiç gerek yok.

Atık Halıdan Hammaddeye: Hagelson

Hagelson Plastik ve Geri Dönüşüm, 2016 Mart ayında TÜBİTAK desteği ile kurulmuş bir AR-GE firmasıdır. Genel olarak polimer malzemeler ve yeni geri dönüşüm sistemleri üzerine çalışıyor. Kendi geliştirdiği proje ve ürettiği yeni teknoloji sayesinde atık ve fire halıların geri dönüşümünden yeni plastik hammadde üretimi yapıyor. Bu sayede firmaların üretim esnasında oluşan dokunmuş fire halılarını, halı zemin kaplama işlerinde oluşan kenar firelerini veya proje aşamasında toplanan eski atık halıları bertaraf etme sorununu ortadan kaldırıyor. “Üretiminde dünyada 3. olduğumuz ve yılda yaklaşık 240 bin ton tükettiğimiz halı ve benzeri ürünlerin etkili ve faydalı yöntemler ile geri dönüştürme” misyonu ile çalışmalarına devam ediyor.

Zeytin Atıklarından Biyoplastiklere: Biolive

Biolive, petrol bazlı plastiklerden kaynaklanan problemlerin üstesinden gelmek ve biyoplastik pazarındaki eksiklikleri gidermek için zeytin atıklarından yapılan doğal biyoplastik granüller üreten bir biyoteknoloji şirketidir. Biyolojik olarak parçalanabilen, kanserojen ve toksik madde içermeyen Bio-Pura isimli hammaddesi ile firma, farklı sektörlere özel uygulamalar için çözümler sunuyor. Petrol türevli plastiklerin kullanıldığı birçok sektörde farklı içeriklerle hazırlanan Bio-Hype, Bio-Pype ve Bio-Lype ürünleri kullanılıyor. Firmalara farklılaştırılmış hammadde alternatifleri sunuyor.

Canlı Organizmalarla Deri Gibi Gözüken Tabakalar: Gozen Institute

Sürdürebilirlik konusunda araştırma tezini hazırlarken, çevreyi kirleten etkenlerin önemli bir kısmının hayvancılık endüstrisi kaynaklı olduğunu gören Gozen Institute, bu kadar olumsuz tablonun içinde alternatif olarak nasıl malzemeler üretebileceğini düşünerek işe başlıyor. Gozen Institute, canlı organizmalarla deri gibi gözüken tabakaların oluşmasını sağlıyor. Onlara doku, form ve renk vererek malzemeleri geliştiriyor. Amacı, biyo-fabrikasyon olarak adlandırdığı teknoloji ile canlı organizmaları kullanarak biyolojik olarak çözünebilen tekstiller üretebilmek. Aynı zamanda çevre dostu bu materyalleri fabrikaya gerek kalmadan da yetiştirebilmek. Günümüzde üretilen pek çok kıyafet plastik bazlı akrilik, naylon veya polyester kullanılarak fabrikalarda üretiliyor. Bu materyallerin çoğu kimyasal olup doğada çözünebilir değil diyerek yeni yaratılacak malzemelerin doğada yüzde yüz çözünebilir ve kimyasalsız tekstiller olması için çalışmalarına devam ediyor.

Verdiğimiz bu örneklerin sayısı artırılabilir. Hepsinin ortak noktası; kendi ilgi ve uzmanlık alanlarında bir sorunu tespit edip, çözümü için ne yapabiliriz sorusunu kendilerine sormaları. Sürdürülebilirlik Adımları Derneği olarak; sadece sorunları dile getirmenin çözüme bir katkısı olduğunu düşünmüyoruz. Evet, sorunlar var ve dile getirilmeli, ancak yapıcı eleştiriler yapılmalı ve iyi uygulama örnekleri ön plana çıkarılmalıdır. Çünkü dönüşüm, bardağın dolu tarafını görenler tarafından gerçekleştiriliyor. Bunu başaran sürdürülebilirlik liderleri; sorunun farkında olan, “çözüm için ben ne yapabilirim” diye soran ve dönüşüm için kararlılıkla adımlar atan bireylerdir. Dönüşüm, atılan bireysel adımların çoğalmasıyla gerçekleşiyor. Daha iyi bir gelecek için, herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Hepimizin bu gidişte bir payı varsa, yine hep beraber mücadele etmeliyiz. Sürdürülebilirlik Adımları Derneği olarak bizler; bu dönüşümün sağlanması için tüm paydaşlarla birlikte adım atmaya hazırız. Dileyen herkes bize sosyal medya hesaplarımızdan ve [email protected] adresinden ulaşabilir.

Krizler ve Umutlar başlıklı Trendbook’a buradan ulaşabilirsiniz.

Tavsiye Edilen Yazılar