Bireyler olarak sürdürülebilir yaşam konusunda elimizden gelenin en iyisini yapsak da sürdürülebilir bir dünya için özel sektörün kilit bir rolü olduğu tartışılmaz bir gerçek. Mazars Denge CEO & Kurumsal Sürdürülebilirlik Elçisi Dr. İzel Levi Coşkun 29. Sürdürülebilirlik Gündemi’nin konuğu oldu. Kurumsal sürdürülebilirlik yolculuğunu ve sürdürülebilir bir dünya hedefine nasıl ulaşabileceğimizi dinleyicilerle paylaştı.
“Süreklilikten Sürdürülebilirliğe” kitabında süreklilik ve sürdürülebilirlik arasındaki farkları maddeler halinde listeleyen Dr. İzel Levi Coşkun iki kavram arasındaki ilişkiyi şu sözlerle dile getirdi: “Süreklilik tarafında yapılan her şey yanlıştır demiyorum. Ancak sadece süreklilik tarafına yapılan yatırımla dünya küresel bir krize girdi. Şu andan itibaren, sürdürülebilirlik tarafına yatırım yapmamız, doğru ölçüm mekanizmalarını oluşturmamız, paydaşlara yarattığımız etkiyi doğru bir şekilde ölçmemiz, “girdiler, aktiviteler, çıktılar ve sonuçlar” kısmını döngüsel bir şekilde yeniden modelleyerek, bunlar arasındaki ilişkiyi entegre bakış açısıyla ortaya koymamız gerekiyor.”
Sürdürülebilir Bir Dünya Hedefine Ulaşmak
Sürdürülebilir bir dünya hedefine ulaşmak için bireysel dönüşümün önemini vurguladık. Dr. İzel Levi Coşkun: “Önce dönüşüme kendimizden başlamamız lazım. İş başa düşüyor. Sistemlerin başında bulunanların -CEO’lar, yöneticiler, politikacılar- örnek olması gerekiyor. Dönüşüme ilk kendilerinden başlamaları gerekiyor. Her şey farkındalıkla başlıyor. O farkındalığın getirdiği bir sorumluluk var, o sorumluluğun getirdiği de bir aksiyon var. Bir yerlerden bir şeylerin yapılmasını beklemek yerine, baştan kendimizin inisiyatif kullanarak adımları atması gerekiyor.” Dr. Coşkun’a göre bu dönüşümün temelinde bir takım alışkanlıklarımızdan vazgeçmemiz, aktiviteleri azaltmamız, iş modellerimizi dönüştürmemiz yatıyor.
Kurumsal sürdürülebilirlik bağlamında sürdürülebilirlik raporunun rolünü ve çalışan katılımını ele aldık. Dr. Coşkun: “Şirketlerde bir sürdürülebilirlik komitesi oluşturulmalı. Yönetim kurulu ya da icra kurulundan üst düzey bir yetkilinin liderliği altında bu komitenin oluşturulması gerektiğini düşünüyorum. Aldıkları kararlarla icra kuruluna veya yönetim kuruluna bağlı olmalılar. Bu komitenin içinde mutlaka farklı departmanlardan farklı seviyelerdeki çalışanların temsilci olarak yer alması gerekiyor.”
Çalışan katılımının sağlanması için sivil toplum kuruluşları ile iş birliklerinin öneminin de altını çizdik. Dr. Coşkun: “Sürdürülebilirlikte paydaş katılımı ilk yapılması gereken şeylerden biri. Şirketlerin stratejisi ve yaklaşımı ile paydaşların istekleri arasındaki uyumun sağlanması çok kritik. STK’lar ile iş birliği yaptığınız zaman, paydaşların bu konularla ilgili neler düşündüklerini, neler yaptıklarını görebiliyorsunuz. İkinci tarafı, STK’ların çok büyük kaldıraç etkisi yaptığı görülüyor ve çalışanlar da bu etkiyi gördükleri zaman kaldıraç etkisinin bir parçası olmak istiyorlar. Onlar için motivasyon kaynağı oluyor.”